War Horse Hakkında
1. Dünya Savaşı sırasında kırsal İngiltere ve Avrupa arasında geçen “Savaş Atı”, Joey adlı bir at ile onu evcilleştirip eğiten Albert adında genç bir adam arasındaki muazzam dostlukla başlıyor. İkili mecburen ayrı düşüyor. Atın savaş boyunca yaptığı sıra dışı yolculuğu anlatan film Tarafsız Topraklar’da duygusal sona yaklaşırken atın karşılaştığı herkesin, İngiliz süvarilerin, Alman askerlerinin, bir Fransız çiftçi ve onun torunun hayatlarını nasıl değiştirdiğini konu ediyor.
‘Er Ryan’ı Kurtarmak’ vizyona girdiği dönemde, Vanity Fair dergisinde bu filme ilişkin kaleme alınan bir yazıda, son derece önemli bir tespit de yer alıyordu. Söz konusu denemeye göre, İkinci Dünya Savaşı, Amerika’nın katıldığı ‘Son haklı savaş’tı ve bu yüzden Hollywood bu döneme sık sık dönmeye ayılıp bayılıyordu. Spielberg elbette çok çok iyi bir yönetmen, filmografisindeki birçok yapıt çoktan ‘Sinema tarihi’nde yerini aldı bile. Lakin ‘kusursuz’ biri değil. Bunu elbette kendi durduğum yerden söylüyorum, yoksa onun sinemasal tekniğine ya da yeteneğine ilişkin bir itiraz değil benimki. Tipik bir Cumhuriyetçi olan üstadımız, aileye ve kendisine yetiştiren kültürün değerlerine çok çok önem veriyor. Yetişme döneminde ebeveynleri ayrılmış, bu durumu filmlerine de yansıtıyor, özellikle ‘ET’de babasız bir aile profilini görmek mümkündü, ‘Dünyalar Savaşı’nda da işi yaramadığına inanan, evliliğini başaramamış bir babanın, uzaylılarla savaşırken bir yandan da kendisini oğluna kanıtlamasının öyküsünü izliyorduk.
Bunun dışında bence filmde üç mükemmel sahne var. Bunlar, İngiliz birliklerinin Almanlara yaptığı baskın sırasında, buğdaylar arasından süzülüp gelmeleri ve nihayetinde baskın sonrasında kameranın yukarıya yükselerek, manzara-i umumiye hakkında bize fikir verdiği kare, ve Joey’in siperlerde koştuktan sonra tellere takılıp kurtarılma aşamasını da kapsayan o upuzun sekans..