Trainspotting Hakkında
Mark Renton'un Edinburgh'ta yaşayan kendisi gibi eroin bağımlısı bir grup İskoç genç arkadaşı vardır. Hepsi ezilmiş, yalancı, psikopat, hırsız ve uyuşturucu madde bağımlısıdırlar. Kendilerine eroinle zarar verdikçe, kaçınılmaz sona yaklaşırlar ve arkadaşlıkları giderek zedelenmeye başlar. İçlerinden sadece Mark, bu durumdan kurtulabilecek iradeye sahiptir. Ancak, yaşamayı seçip seçmeme konusunda kararsızdır...
Film, İngiltere, Avustralya ve ABD gibi ülkelerde insanları uyuşturucuya özendirip özendirmediği konusunda tartışmalara yol açmıştır. Amerikalı senatör Bob Dole filmi daha önce hiç seyretmemiş olduğunu kabul etmesine rağmen, 1996 Amerikan başkanlık seçimi kampanyaları boyunca filmin ahlaki bozukluğunu ve uyuşturucu kullanımını yüceltiğini söyleyerek kötülemiştir. Tüm tartışmalara rağmen, film yaratıcılığı açısından övgüler almış ve aynı yıl içinde En İyi Senaryo Uyarlama dalında Akademi Ödüllerinde aday olarak gösterilmiştir. 1999 yılında film İngiltere' de BFI poll' da onuncu oldu ve 2004 yılında Total Film isimli dergi tarafından tüm zamanların en iyi dördüncü İngiliz filmi olarak gösterilmiştir.
Özellikle halüsinasyon sahnelerinin kurgusu oldukça başarılı. Genç Ewan'ın bu sahnelerdeki performansı gerçekten etkileyici. Filmin sonunun tahmin edilebilir olduğu söylense de, aslında filmin amacı sonunu gizlemek değil, yaşanan süreci derinlemesine anlatmak gibi görünüyor. Bebekle ilgili sahne, filmin en çarpıcı anlarından biri olarak öne çıkıyor. İzleyiciyi derinden sarsan bu sahne, karakterlerin çaresizliğini ve bağımlılığın acımasız doğasını gözler önüne seriyor.
Hikayenin İrlanda ve İngiltere'de geçmesi de filme ayrı bir derinlik katmış. Ayrıca, ailelerin çocuklar üzerindeki etkisi ve bu etkinin uyuşturucu bağımlılığına nasıl yansıyabileceği konusuna da değinilmiş. Bu yönüyle de dikkat çeken film, kesinlikle izlenmesi gereken yapımlar arasında yer alıyor.