The Zone of Interest Hakkında
Auschwitz kumandanı Rudolf Höss, eşi Hedwig, çocukları ve hizmetkârlarıyla rüya gibi bir hayat sürmektedir. Öyle ki, ölüm kampının duvarına bakan muhteşem evleri tam da tren raylarıyla gaz odaları arasındadır. Martin Amis'in aynı adlı romanından uyarlanan bu çarpıcı film çiçekli, geniş bahçeleri, seraları ve havuzlarında keyif süren Höss ailesinin başlarına ölüm külleri serpilirken süregiden sıradan gündelik yaşamını gözlemliyor.
Filmde soykırımı göstermeden o kadar çok gösterdiler ki... Ölüm çiçeği olan krizantemi gösterdikten sonra sahnenin kan kırmızına bulanması gibi, huzurla havuz başında uyurken küller yağmaya başladığında eve kaçışmak gibi, nehirde balık tutup çocuklarla oynarken akan suyla birlikte insan külleri ve kemikleri gelince kaçmak gibi... Aşırı sinirlendim izlerken. Almanya'nın böyle bir soykırımdan sonra bu soykırım üzerinden (Bknz; Auschwitz Toplama Kampı'nın müzeye dönüştürülmesi) kültür turizmi kasması utançtır gözümde. Her neyse, ağır, temposu yavaş ama içine çeken ve sanatsal sahneleri çokça olan (ve de detaylı olan) bir filmdi. İyi seyirler.
Holokost'u filme almanın birçok yolu var ve bu en yavaşı ama çok büyük etkiye sahip olanıydı. Eğer arka planda atılan çığlıkları, kurşun seslerini, yanan cesetlerin uçuşan küllerini görmezseniz çok sadece, güzel bir hayat yaşayan bir aile görürsünüz. Filmdeki ayrım da tam burda aslında. Bir dilek hakkım olsaydı, büyükannenin notta ne yazdığını görmek olurdu. Sanırım cesetlerin kokusuna, atılan çığlıklara dayanamadı ve evi terk etti.
Unutulmaz bazı sahneler:
- Polonyalı kadın, gökten kül yağarken pencerelerini kapatıyor ve çamaşırlarını içeri almak için koşuyor.
- Auschwitz'in şimdiki halini gösteren sahneler ve eşya yığınları ve bunların tamamen gerçek olduğunu bilmek.
- Nehirdeki kül, ailenin birlikte geçirdiği cennet gibi zamanı yok ediyor
Harika bir filmdi. Bazılarına yavaş gelebilir.