The Sound of Music Hakkında
Eski bir rahibe, sert bir disiplinle yetişmiş Avusturyalı zengin bir dul adamın yedi çocuğuna mürebbiyelik yapmak için manastırı terk eder. Çocuklara yaşamın güzelliklerini ve müziğin eğlencelerini sunar. En nihayetinde babayı yumuşatacaktır.
Her müzikal izlediğimde aklıma gelir: Atatürk'ün, Sofya'da ateşe-militer iken gittiği bir operada Bulgarlara atfen, “Adamların Balkan Savaşı’nı niye kazandıklarını şimdi anladım” dediği bilinir. Bence müzikal de operaya benzer. Çünkü, ikisi de ciddi bir örgütlenme ister. Disiplin ister. Farklı dallardaki iş bölümünün ve uzmanlaşmanın estetik sonuçlarını sunar. Bu haliyle kapitalist kalkınma teorisinin de nüvesi gibidir. Belki de Atatürk, operanın altından kalkan bir ulus, iktisattaki, politikadaki, eğitimdeki sorunların da üstesinden gelebilir, düşüncesiyle operayı ülkemizde kurmaya çalıştı. Umarım, '65 senesinde yapılan şu organizasyonu (ki daha iyilerini de izledim) Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında görebiliriz ve toplumsal hayatımızı yeniden kurabiliriz.
Hasılı, en iyi film ve en iyi yönetmen dahil 5 Oskar (10 adaylık), en iyi film dahil 2 Altın Küre (4 adaylık) gibi yarışma performanslarının da gösterdiği gibi, son derece başarılı bir yapım olmuş. Beğenerek izledim. Tavsiye ederim. 8.3/10..