The Signal Hakkında
Üniversite birinci sınıf öğrencisi olan Nick ve Jonah bilişim teknolojisinde uzmanlaşmaya çalışmaktadır. Başka bir yandan da hackerlık en büyük tutkularıdır. Nick'in kızarkadaşı Hailey, bir seneliğine başka bir üniversitede okumaya gidecektir. Nick (Brenton Thwaites) ve Jonah (Beau Knapp), onu yeni üniversitesine kendileri götürmeye karar verirler. Bunu yaparken de biraz gezme şansları olacaktır. İki kafadarın peşinde olan ve Göçmen lakabını kullanan bir hacker bulunmaktadır. Ve yolculuk sırasında da onları rahat bırakmamakta kararlıdır. Nick ve Jonah, Göçmen'in yerini nihayet tespit eder. İkili, onu görmek için adeta yanıp tutuşmaktadır. Sonunda Göçmen ile çölde yüzleştiklerindeyse sonuç korkutucu olur. Nick, Jonah ve Hailey, uyandıklarında kendilerini bir tür hapishanede bulurlar. Buraya nasıl geldiklerini ya da neden tutsak olduklarını anlamaya çalışırlarken gerçekte çok daha büyük bir tablonun parçası olduklarını fark ederler.
Film, izleyiciyi baştan sona dikkatle kendine çeken bir yapıya sahip. Ancak, sonlara doğru olayların nasıl sonuçlandığı konusunda kafalar karışıyor. İlk başta iyi bir yapım olma potansiyeli taşıyor gibi görünse de, sonlara doğru bu potansiyel kayboluyor. Film, bilim kurgu ve aksiyon unsurlarıyla başlasa da, bu unsurların filmle pek bir ilgisi yok gibi. İzleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. İkinci yarı, filmin genel kalitesini düşürüyor. Ne iyi ne de kötü diyebilirim; ortada bir kurgu hatası olduğu kesin.
İyi seyirler dilerim.