The Power of the Dog Hakkında
Thomas Savage’ın aynı adlı romanından uyarlanan The Power of the Dog, Montana’da geniş bir çiftliğe sahip olan iki kardeşin hikayesini konu ediyor. Birbirlerinden farklı karakterde olan Phil ve George adındaki iki kardeş, Montana vadisindeki en büyük çiftliğin sahibidir. Zeki ve başarılı bir adam olan Phil, zayıflığı hor görmektedir. Kendisini işine adayan, sessiz bir adam olan George ise sevgi dolu bir ruha sahiptir. İki kardeş yıllarca aynı çatı altında yaşamlarını sürdürmektedir. Ancak onların hayatı, George’un genç dul bir kadınla olan beklenmedik evliliği ile alt üst olur. Phil ise çiftliklerine yerleşen bu kadının varlığından oldukça rahatsızdır. Bu duruma bir son vermek isteyen Phil, kardeşinin eşini ortadan kaldırmak için amansız bir savaşa soyunur.
Bu film, yavaş ama etkileyici bir intikam hikayesi sunuyor. Campion, yazarlık ve yönetmenlikteki ustalığıyla her sahneyi adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Her sahne, kırsalın boşluğunu ve yalnızlığını ustalıkla kullanarak izleyiciye derin bir deneyim sunuyor.
1925 Montana'sında geçen film, erkek egemen bir toplumun katı kurallarını gözler önüne seriyor. Ata binemeyen, üniversite eğitimi alan ya da halat bağlayamayan erkeklerin kabul görmediği, erkeklerin evliliğe karşı durduğu bir dünya. İki erkek kardeş, bir dul kadın ve çocuğu üzerinden gelişen bu cinsiyet çatışmaları, etkileyici bir intikam hikayesine dönüşüyor.
Benedict Cumberbatch, beklentilerin ötesinde bir performans sergiliyor. Kirsten Dunst, yeteneğini bir kez daha kanıtlıyor. Jesse Plemons ise sessiz ama etkileyici bir kariyer inşa ediyor. Film, yılın en iyi yapımları arasında hak ettiği yeri alıyor.