The Crow Hakkında
Genç aşıklar Eric ve Shelly, vahşi bir cinayete kurban gider. Gerçek aşkını kurtarmak için kendini feda etme şansını verildiğinde Eric, yanlışları düzeltmek için yaşayanlar ve ölülerin dünyaları arasında gidip geleceği kanlı bir intikam yolculuğuna çıkar.
O ne biçim shelly? Eric ezik bir karakter, zorlamalarina rağmen aşkları gayet ucuz ve basit, diyalogları çocuk yazmış gibi, ortada karga pek yok, kötü adamlar uyduruk.
Konuyu hiç bilmiyorsanız, canınız sıkıldıysa belki izlenebilir. Biliyorsanız 94 yapımını bir daha izleyin daha iyi
Bugün instada gezinirken ilk filminin başrolü Brandon Lee'nin öl*mü hakkında bilgi görmüştüm, sonrasında koyulan filmden kesitler de ilgimi çekti izleme kararı aldım. Devam (?) filmi olduğunu, özellikle 2. filmin de bu yıl yayınlandığını bilmiyorum, haliyle 94 yapımı olan ilk filmini izlememiştim ben de burada okuduğum yorumdan sonra ilk defa bir filmi izlemediğime sevinerek günümüzde yayınlanan filme başladım.
Film hakkında ne düşünmeliyim tam olarak acaba evresindeyim şu an. Atmosferini, evrenini ve geçtiği zamanın da günümüz uyarlı olmasını sevdim. Her ne kadar bazı mantık hataları da olsa (çok detaya girmeden tek örnekle kaçış sahnesi gibi) görsel efektler, şarkı seçimleri, kostümler hoşuma giden unsurlardı. Oyunculuklara gelirsek Bill Skarsgård'ın karakteristik yüzünü severim, role de iyi girdiğini düşünüyorum ancak o başroldeki kız... bilmiyorum onda beni iten bi iticilik vardı. Rolüne bir şey diyemem, karakterin emin olmamakla beraber senaryodaki yeri iyiydi sanırım ama oyuncunun o mimikleri, mimiklerinden çok bakışları ıyh ettirdi kimi yerde. Senaryo olarak da yorumlamam gerekirse bilgim olmadığından diğer filminden ve çizgi romanından bağımsız kısa ve öz ilerledi gibiydi. Eric & Shelly'nin tanışma ve Eric'in ölümsüz olduğu kısım hariç. Çok hızlı geçtiğini düşünüyorum o kısımların, ölümsüzleşme kısmı özellikle. Ben bi karakterde o kadar olay yaşama sonrası boşlukta kalma, aklını kaçırıp delirme ve sonrasında duruma okeylenip bir şeyler yapma psikolojisine girmesini beklerdim. Ama aksine karakter o kadar çok çabuk içinde bulunduğu duruma adapte oldu ki bi an “ben mi bi yer kaçırdım acaba” oldum. Bir de bi yerde göz pörtletme dışında hiç de psikopat biri gibi değildi. En azından bize gösterdikleri kadar rehabilitasyon merkezinde bile istenmeyecek kadar sorunlu (?) birisi olacak biriyle gram alakası yoktu benim gözümde, gayet normal davranışları vardı bence. Dövüşme sahnelerinden bahsetmeyi unutuyordum az kalsın, açıkçası her birine bayıldım : D Bu film gibi sansüre bulaşmadan her birini seyircilere sunan yapımları seviyorum, olayları daha gerçekçi hissettiriyor ve sanki bizi de dahil ediyorlarmış gibi geliyor.
Filmin geçtiği evren ve olaylara tamamen yabancı olduğumdan ne kadar doğru düşüncelerim vardır bu konuda bilmiyorum, ilk izlenimlerimle kısacası bu şekildi. Ortalama, güzel, karanlık sayılabilecek bir filmdi.
5 üzerinden 3 verebilirim.
Bugün instada gezinirken ilk filminin başrolü Brandon Lee'nin öl*mü hakkında bilgi görmüştüm, sonrasında koyulan filmden kesitler de ilgimi çekti izleme kararı aldım. Devam (?) filmi olduğunu, özellikle 2. filmin de bu yıl yayınlandığını bilmiyorum, haliyle 94 yapımı olan ilk filmini izlememiştim ben de burada okuduğum yorumdan sonra ilk defa bir filmi izlemediğime sevinerek günümüzde yayınlanan filme başladım.
Film hakkında ne düşünmeliyim tam olarak acaba evresindeyim şu an. Atmosferini, evrenini ve geçtiği zamanın da günümüz uyarlı olmasını sevdim. Her ne kadar bazı mantık hataları da olsa (çok detaya girmeden tek örnekle kaçış sahnesi gibi) görsel efektler, şarkı seçimleri, kostümler hoşuma giden unsurlardı. Oyunculuklara gelirsek Bill Skarsgård'ın karakteristik yüzünü severim, role de iyi girdiğini düşünüyorum ancak o başroldeki kız... bilmiyorum onda beni iten bi iticilik vardı. Rolüne bir şey diyemem, karakterin emin olmamakla beraber senaryodaki yeri iyiydi sanırım ama oyuncunun o mimikleri, mimiklerinden çok bakışları ıyh ettirdi kimi yerde. Senaryo olarak da yorumlamam gerekirse bilgim olmadığından diğer filminden ve çizgi romanından bağımsız kısa ve öz ilerledi gibiydi. Eric & Shelly'nin tanışma ve Eric'in ölümsüz olduğu kısım hariç. Çok hızlı geçtiğini düşünüyorum o kısımların, ölümsüzleşme kısmı özellikle. Ben bi karakterde o kadar olay yaşama sonrası boşlukta kalma, aklını kaçırıp delirme ve sonrasında duruma okeylenip bir şeyler yapma psikolojisine girmesini beklerdim. Ama aksine karakter o kadar çok çabuk içinde bulunduğu duruma adapte oldu ki bi an “ben mi bi yer kaçırdım acaba” oldum. Bir de bi yerde göz pörtletme dışında hiç de psikopat biri gibi değildi. En azından bize gösterdikleri kadar rehabilitasyon merkezinde bile istenmeyecek kadar sorunlu (?) birisi olacak biriyle gram alakası yoktu benim gözümde, gayet normal davranışları vardı bence. Dövüşme sahnelerinden bahsetmeyi unutuyordum az kalsın, açıkçası her birine bayıldım : D Bu film gibi sansüre bulaşmadan her birini seyircilere sunan yapımları seviyorum, olayları daha gerçekçi hissettiriyor ve sanki bizi de dahil ediyorlarmış gibi geliyor.
Filmin geçtiği evren ve olaylara tamamen yabancı olduğumdan ne kadar doğru düşüncelerim vardır bu konuda bilmiyorum, ilk izlenimlerimle kısacası bu şekildi. Ortalama, güzel, karanlık sayılabilecek bir filmdi.
5 üzerinden 3 verebilirim.