The Bikeriders Hakkında
Orta batılı bir motosiklet kulübü olan Vandals'ın yükselişi dikkat çekmektedir. Üyelerinin hayatlarına bakıldığında kulüp, on yıl içinde yerel yabancıların bir araya geldiği bir yerden, orijinal grubun benzersiz yaşam tarzını tehdit eden daha kötü niyetli bir çeteye dönüşür.
Bir motorcular kulübüne istemeden de olsa katılan bir kadın (Jodie Comer) üzerinden, yıllar içinde (1965-73) kulüple ilgili yapılan gerçek röportajların (foto-kitaptan esinlenerek) kurgulanmış hali. (Performansından bağımsız olarak, Jodie Comer'ın role yakışmadığını düşünüyorum) Motorcularımız, bi yerden başka bi yere arzıendam etmeye gidiyorlar; kurallara uymuyorlar, biraz piknik biraz kavga dövüş.. Sonra? Durup bakıyorlar! Bir orada bir burada boy gösteriyorlar! Film sanki başka bir şey yokmuş gibi ilerliyor.
Bizde hangi duyguyu uyandırmaya çalışıyor film veya böyle bir motivasyonu var mı? Haklarını yemeyeyim, ilk 1 saatten sonra toparlanma vaadediyor fakat vaadin altı pek dolmuyor (yine de 2. yarısı daha iyi). Yerli/yabancı sitelerde yorumcular da aslında bundan şikayet etmiş. Ne anlattığının belli olmamasından.. Jeff Nichols filmin hem senaristi hem yönetmeni olarak bence burada esas sorumlu (Zaten Michael Shannon ona, filmden o kadar çok bahsediyorsun ki, asla çekemeyeceksin demiş. Belki de çok düşünmekten başaramadı) Belgesel desen, değil; docu-drama desen, değil; bu haliyle de amacı olan bir sinema filmi değil! Başta da belirttiğim gibi, sağlam bir anlatı olabilirmiş, olmamış. Benim için 6.3/10..