Solaris (2002) Hakkında
Psikiyatrist Chris Kelvin Solaris gezegenine yakın bir uzay istasyonuna gönderilir. Gelir gelmez istasyon komutanı olan arkadaşının kendini öldürdüğünü ve geride kalan iki bilim adamının da son derece depresif bir halde olduğunu görür. Hiçbiri olayı çözmekte Chris'e yardımcı olamaz. Ancak, Chris'e uyumadan dayanmasını tavsiye ederler. Bir süre sonra uykuya dalan Chris kendini tüm karmaşanın ortasında bulur. Eski karısı Rhea yanındadır. Önce bunun bir halüsinasyon olduğunu düşünür, ve onu uzay boşluğuna yollar. Ertesi gün uyandığında Rhea yine yanındadır. Aslında, Solaris gezegeni uyku sırasında hafızayı okuyup insanların kaybettikleri ve özledikleri kişileri onlara ziyaretçi olarak geri yollamaktadır. Görünenle gerçeğin farklı olduğunu bilse de Kelvin kendini görüntünün büyüsüne kaptırmaktan alıkoyamayacaktır
Tarkovsky'nin Stalker'ını izlememin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen, filmdeki sesler hâlâ zihnimde yankılanıyor. O filmi gerçekten çok etkileyici buluyorum. Daha iyi bir bilim kurgu yapımı var mı diye düşünürken, Solaris'in bazı açılardan Stalker'ın üzerine koyduğunu fark ettim. Her ne kadar oyunculuklar bazen zayıf kalsa (oyuncuların bazen yanlışlıkla kameraya baktığı anlar var) ve müzik kullanımı Stalker kadar etkileyici olmasa da, Solaris yine de bir başyapıt ve inanılmaz bir deneyim sunuyor. Orijinal eserin yazarı Stanislaw Lem'in uyarlamayı başarısız bulmasına katılmıyorum. Sinema ve edebiyatın farklı dilleri, orijinal eserin bazı mesajlarını kısıtlasa da, film düşünmeye bıraktığı alanla romana oldukça yakın duruyor. Hatta, Tarkovsky'nin teknik becerisi sayesinde bu eser yine de etkileyici bir yapım haline geliyor.
Solaris, düşünen bir gezegen ve bir okyanus olarak, araştırmacı ekibe kaybettikleri insanları yeniden canlandırarak geri gönderiyor. Burada düşünmemiz gereken, bu "ziyaretçilerin" gerçekliğinden ziyade, onların amacı ya da amaçsızlığı oluyor. Evet, Solaris, klişe bir tabirle "varoluşsal krizler" ile varoluş sebebimizi sorguluyor. Tarkovsky, kitaba kıyasla daha net bir final sunsa da, tüm kapıları kapatmıyor ve izleyiciye düşünme alanı bırakıyor.
Filmdeki yansıma sahneleri ve geçişler o kadar etkileyiciydi ki, sadece sinematografisi için bile izlenmeye değer.
Öte yandan, filmin bazı olumsuz yönleri de vardır. İlk yarısı zaman zaman izleyiciyi sıkabilir ve oyunculuk performansları açısından zayıf bulunabilir. Ayrıca, filmde kullanılan kamera teknikleri, özellikle aşırı yakın çekimler, bazı izleyiciler için rahatsız edici olabilir. Ancak, "Solaris"i sadece sinema sanatı açısından değil, aynı zamanda sunduğu derin felsefi ve insani çıkarımlar açısından da değerlendirmek önemlidir. Bu şekilde, filmden daha fazla keyif alabilir ve anlam derinliğini daha iyi kavrayabilirsiniz.
Felsefe ağırlıklı biraz bilimkugu diye düşünürken başlamıştım ama çoğunlukla felsefik çıktı
Felsefe ağırlıklı biraz bilimkugu diye düşünürken başlamıştım ama çoğunlukla felsefik çıktı
İzlenebilir bir film ama uzay falan tarafı askıda kalsa da, dram tarafı hatrına izlenir.