Singin' in the Rain Hakkında
"Singin' in the Rain"in, 50'li yılların en iyisi olduğu tartışmasız bir gerçek olarak kabul görmüşken 1952 çıktılı bu müzikal, çekim teknikleri açısından günümüzde bile örnek alınan bir yapım.
Sessiz filmlerin, oyuncuları ve yapımcılarına fazlasıyla kazandırdığı dönemlerde 'sesli', yani oyuncuların konuştuğu filmler keşfedilir.Seyirciler artık oyuncuların cümle kurmasını istiyordu ve yapımcılar buna kayıtsız kalamazdı.
O dönemlerde Lina Lamont ve Don Lockwood, Hollywood'un en sevilen ve çiftlerinden biriydi ve yapımcı seyircileri film dışında hayal kırıklığına uğratıp para kaybetmek istemediği için Don ve Lina'yı gerçekten sevgili gibi gösteriyordu.
Saflığıyla örtüştüremediği kurnazlığı yüzünden aşık olduğu Don'ın nefretine sahip olan Lina, gerçekleri umursamadan, kurduğu hayaller 'gerçekmiş' gibi davranıyor, hareketleriyle hem Don'ı hem de ekibi çileden çıkarıyordu.
Öte yandan binlerce kadının hayranlığını kazanan yakışıklı aktör Don Lockwood ise, tesadüfen tanıştığı Katy Selden'e aşık olmuştu.Tüm yalanlara rağmen Don Lockwood ve Lina Lamont'un birlikte çevirdiği filmlerden sonra seyircilerin sesli filmlerde birlikte görmeyi en çok istediği çift Don ve Lina olacaktı.Ancak, büyük bir sorun buna engel oluyordu; Lina'nın ses tonu.
Sesli film yaratılırken Lina, ekibi sınır noktasına getirmesine rağmen çekimler tamamlanır ve film vizyona girer.Senkron sorunu olan film, seyircinin tepkisini çeker ve film, vizyondan kaldırılır.
Kariyeri için üzülen Don, birden Kathy'nin fikriyle umutlanır ve film, 6 hafta sonra 'müzikal' olarak vizyondaki yerini alır.Bir ilki gerçekleştiren yapımcılar, yıllar sonra kendini geliştirecek olan bu buluştan inanılmaz paralar kazanır.
Diğer yandan, Don'ın aşık olduğu kadın Kathy ise, hayata geçen bu fikrin sahibi olduğu kadar, filmde Lina'nınmış gibi gösterilen sesin de sahibidir.
Günümüz sinemasının sanattan çok öte ticari bir özelliği olduğunu savunan biriyim ama bu filmi izlediğimde kendimi sorguluyorum, hangisi daha önemli ya da biri diğerinden daha önemli olabilir mi? Belki de sinemayı olduğu gibi kabul etmek en iyisidir, bilemiyorum. Bildiğim tek gerçek bu klasiğin buram buram sanat kokması.
Ekrandaki biri yağmur altında şarkı söylerken kendinizi hafiflemiş hissedebilir misiniz? Kendi adıma bunun "evet" olduğunu söyleyebilirim.
Donald O'Connor şimdiki herhangi bir müzikalde çocukça diyebileceğimiz dansını yaparken aslında sinemaya ne kadar büyük bir eser bıraktığını bilmiyordu belki de. Yönetmenin kötü biri olarak takdim ettiği Lina Lamont o tiz sesiyle bile kendini hayran bırakabiliyor. Gene Kelly için ise söyleyebileceğim tek şey zamanının ötesinde bir oyuncu olduğu.
Gelmiş geçmiş en iyi müzikal değerlendirmeleri yapılırken aslında en iyi sinema filmlerinden biri olduğunu görmek için ilk 20 dakikasını izlemek yeterli.