Promising Young Woman Hakkında
Promising Young Woman, gelecek vadettiği konusunda herkesin hemfikir olduğu ancak acıklı bir olay sonucu geleceği mahvolan Cassie’ye (Carey Mulligan) odaklanıyor. Tıp fakültesini bırakmak zorunda kalan genç kadın, endişeli ebeveynleriyle birlikte yaşamakta ve bir kahve dükkanında çalışmaktadır. Dışarıdan hayatı durma noktasına gelmiş gibi görünen Cassie ise ikili bir hayat yaşamakta ve geceleri yolunun kesiştiği erkeklerden intikam almaktadır.
Bu filmin 2015'te yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenmiş olması, onu özellikle etkileyici kılan unsurlardan biri. Feminizm karşıtı bazı görüşler, "bir erkeğin sarhoş birinden faydalanabileceği düşüncesinin doğal olarak ortaya çıkabileceğini" savunsa da, bu bakış açısını anlamak oldukça zor. Cassie'nin, sarhoş haliyle bile "ne yapıyorsun" diye sorgulaması ve isteksizliğini açıkça belli etmesi, durmak için yeterli bir sebep olmalıydı. Ancak durmadıklarında, Cassie net bir kırmızı çizgi çekiyor.
Film, çarpıcı bir başlangıçla başlıyor ve hikaye ilerledikçe nedenini anladığımız detaylar ortaya çıkıyor. Kahve dükkanındaki işi, ailesinin memnuniyetsizliği ve erkek arkadaş istememesi gibi unsurlar, izleyicinin aklına bazı sorular getiriyor. Müşterilere bu kadar ters davranan biri nasıl hala orada çalışabiliyor? Dükkan ona ait olsa bile, böyle bir hizmetle müşteri ne kadar süre gelir? İntikam planının başlamasıyla birlikte, "Madison" detayı dikkat çekiyor. Bu kısmı filmin geneline pek yakıştıramadım. Cassie'nin, karşısında durduğu bir konuyu başka bir erkeğe emanet etmesi ve bu durumu çözme şeklinin basitliği düşündürücü. Ayrıca, "trafikte araba parçalama" sahnesi de pek inandırıcı değildi. Gerçekten bir pikap sahibi, aracının öylece parçalanmasına izin verir mi? Fötr şapkalı adamın ardından Cassie'yi affetme hızı ise tam bir "iyi ruhlu adam" klasiği olmuş.
Ancak, bu küçük eleştirilerim filmin son iki bölümüne geçtiğimizde önemini yitiriyor. Pişman olmuş avukat detayı, başkasındayken görmezden gelinen ama kendi başına geldiğinde duyarlı olan dekan detayı ve Cassie'nin "kendini feda edercesine intikam alma hırsı" oldukça etkileyici. Filmin böylesine gerçekçi bir sona sahip olması, onu benim gözümde iki kat daha değerli kıldı. Evet, ütopik bir hikaye izliyoruz; bir kişi, üniversitedeki bir arkadaşının intikamını almak için hayatını tehlikeye atar mı? Bu, ayrı bir tartışma konusu. :rolleyes:
Yönetmen Emerald Fennell muhtemelen feminist bir bakış açısına sahip. :)