Oppenheimer Hakkında
Oppenheimer, II. Dünya Savaşı döneminde nükleer silah üretmek için başlatılan Manhattan Projesi kapsamında ilk atom bombasını icat eden Los Alamos Laboratuvarı direktörü, teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer’a odaklanacak. Filmde Julius Robert Oppenheimer’ın, İkinci Dünya Savaşı sırasında atım bombasının geliştirilme sürecindeki rolü gözler önüne seriliyor.
Filmin tanıtım süreci oldukça ilginçti. Barbie ile birlikte piyasaya sürülmesi, iki büyük gişe filminin birbirini desteklemesi açısından beklenmedik bir durumdu. Ayrıca, Nolan'ın teknik detaylara olan ilgisi, sinemayla pek ilgisi olmayan izleyicileri bile çekti. 18K çekim tekniği veya CGI kullanılmayan sahneler gibi unsurlar, genel izleyici kitlesi için çok da önemli değildi. Ancak, bu teknik detaylar filme olan ilgiyi artırdı. Sinema salonunda izleyicileri gözlemlemek eğlenceliydi; çoğu sıkılmış görünüyordu. Kesintisiz diyalog akışı ve yakın çekimlerin yoğunluğu, gişe seyircisi için yorucu oldu. Karakterlerin derinlemesine anlatılmaması da kafa karışıklığına yol açtı.
First Man ile benzerliğine gelirsek, her iki film de izleyiciyi gerilim dolu bir atmosfere sokuyor. First Man'de Ay'a iniş sahneleri, izleyiciyi sürekli bir endişe içinde tutuyordu. Oppenheimer'da da benzer bir gerilim vardı. Manhattan Projesi'nin ilk testi sırasında, izleyici olarak büyük bir korku hissettim. Ludwig Göransson'un müzikleri ve Hoyte Van Hoytema'nın sinematografisi bu gerilimi destekledi. Jennifer Lame'in kurgusu da filmi güçlü kılan unsurlardan biriydi.
Ancak filmde bazı sorunlar da vardı. Diyaloglar teknik terimlerle doluydu, ancak anlaşılabilir düzeydeydi. Sorun, diyalogların neredeyse hiç duraksamadan akmasıydı. Bu, izleyiciyi yorabilir ve hikaye anlatımını zorlaştırabilir. Bazı sahnelerde, diyalog yerine görsel anlatım tercih edilebilirdi. Özellikle Florence Pugh'nun sessiz bir sahnesi, karakter hakkında çok şey anlatıyordu. Ancak Nolan, bu tür anlatımı sürekli hale getirmek yerine, diyalog ağırlıklı bir senaryo tercih etmiş.
Filmin son 30 dakikası ise odağını kaybetti. Oppenheimer'ın hikayesinden uzaklaşıp Lewis Strauss'un hikayesine odaklandı. Robert Downey Jr.'ın performansı etkileyiciydi, ancak Strauss'un kişisel meseleleri filmi sıkıcı hale getirdi. Oppenheimer'ın iç dünyasını veya bombanın toplumsal etkilerini görmek isterdim.
Sonuç olarak, bu film genel izleyici kitlesi için beklenen özel deneyimi sunmayabilir. Ancak, iyi bir biyografi ve diğer gişe filmlerine kıyasla daha dolu bir içeriğe sahip. Emily Blunt ve Cillian Murphy'nin performansları da oldukça başarılı. Popülerliği göz önüne alındığında, filme 8/10 veriyorum. Nolan'ın en iyi üç filminden biri olabilir.
Film üç ana bölüme ayrılabilir. İlk bölümde, Oppenheimer'in bilim dünyasındaki yeri ve dönemin fizikçileri arasındaki ilişkiler anlatılıyor. Ayrıca, komünizmin bilim insanları ve halk üzerindeki etkisi, özgür düşüncenin nasıl kısıtlanmaya başladığı gibi konulara da değiniliyor. Oppenheimer'in akademik hayatının yanı sıra kişisel yaşamına da bir pencere açılıyor. Bu bölüm, vatanseverlik adı altında insanların sınırlarını nasıl zorladığını ve caydırıcı bir güç elde etme mücadelesini etkileyici bir şekilde işliyor.
İkinci bölümde, atom bombasının yapılış süreci, gizli tesislerin kurulması, bilim insanlarının seçimi ve askerlerle yaşanan güç çatışmaları gibi konular ele alınıyor. Bu süreçte bilimsel tartışmalar, bombanın etikliği ve fikir ayrılıkları ön plana çıkıyor. Nolan, bilimsel merakı olan izleyicileri kendine çekmeyi başarıyor. Her tartışma sahnesi ayrı bir heyecan katıyor ve "atmosferin tutuşacağına dair bahis yapmak isteyen var mı?" sorusu oldukça etkileyici bir an yaratıyor.
Son bölümde ise, bombanın kullanılmasından sonra Oppenheimer'e karşı oluşan tepkiler ve hükümetin onu nasıl bir kenara ittiği anlatılıyor. Bu kısım, devlet eleştirisi ve politikacıların insanları nasıl harcayabileceğine dair önemli mesajlar içeriyor.
Filmde Einstein'in yer alışı ve diyalogları tam dozunda kullanılmış. Görsel yönetim, diyaloglar ve müzikler oldukça etkileyici. Diyalog ağırlıklı filmleri sevmeyenler için ilgi çekici olmayabilir, ancak benim için film muazzamdı.
İyi seyirler!