Napoleon Hakkında
Napoleon, Napolyon Bonapart'ın sıradan bir askerden, Fransa İmparatoru'na yükselişinin hikayesini konu ediyor. Napolyon’un zekasına, komutanlık ettiği savaşlara odaklanılan filmde, aynı zamanda Napolyon’un Joséphine de Beauharnais ile olan ilişkisine de değiniliyor. Film, Napolyon Bonapart'ın ünlü savaşlarını, amansız hırsını ve olağanüstü bir lider ve savaş vizyoneri olarak inanılmaz stratejik zekasını gözler önüne seriyor.
Ridley Scott, sinema dünyasına çarpıcı eserler kazandırmış bir yönetmen olsa da, kariyerinde tutarlılık konusunda sıkıntılar yaşıyor. The Last Duel'den sonra çektiği House of Gucci, bu iniş çıkışların bir örneği. Napoleon ise, House of Gucci'nin ardından gelen ferahlatıcı bir yapım. Her ne kadar mükemmel bir film olmasa da, genel kanının aksine o kadar da kötü değil. Ridley Scott'un Napoleon'u anlatan bir filminin bu kadar ilgi görmesi beni şaşırtmıştı, özellikle Türkiye'de sinemayla çok ilgisi olmayan kişilerin bile bu filmi merakla beklemesi ilginçti.
Filmden alacağınız keyif, beklentilerinize bağlı. Joaquin Phoenix'in performansını sergileyeceği güçlü bir alan yok. Hikaye ve olay örgüsü de çok sağlam değil. Ancak, diğer unsurlar ortalamanın üzerinde bir kalite sunuyor.
Filmde en beğenmediğim şey ise, temasının olmaması. Napolyon'u sürekli bir orada bir burada görüyoruz; peki yeküne baktığınızda film Napolyon'la iligili bize ne anlatıyor? Josephine'e tutkusunu mu? Fransa'ya bağlılığını mı? Stratejik dehasını mı? Çekilme motivasyonu ne bu filmin?! Bence belli değil. "Napoleon", bu haliyle tarihin en büyük hükümdarlarından biriyle ilgili bir sinema filminden ziyade, hayatının önemli anlarının derlendiği bir kolaj çalışması gibi olmuş.
Unutmadan, J. Phoenix'in (ki favorilerimdendir - Gladiator, Joker, Master, Her) performansını da beğenmedim; çünkü onu izlerken Napolyon'u veya başka bir Fransız'ı değil, herhangi bir generali izlediğimi hissettim. Scott, Phoenix'in çekimlere geldiğinde "ne yapacağımı bilmiyorum" dediğini söylüyor. Çalışmamış. 10 gün boyunca, sahne sahne ne yapacağının provasını yapmışlar. Zaten, onun çalışılması zor bir oyuncu olduğunu söylerler. Ne yazık ki, o da karaktere girememiş.
Peki iyi şeyler yok mu? Var. Öncelikle görüntü yönetimi (sinematografi) ve sanat yönetimi oldukça iyi. Doğal ışık kullanımı, kostümler çok başarılı. Buzdaki savaş sahnesi için kurulan set akılalmaz bir başarı (200-300 dönüm tarla buz gölüne çevrilmiş). Genel olarak savaş sahnelerinde (11 kamerayla aynı anda çekim yapılmış) savaş atmosferini oluşturabilmişler. Ha keza bilgisayar tabanlı üretim (cgı) kullanımı sinematografiyi destekler kalitede. Toplamında ise, yapım tasarımı (production design) filmin yüksek ölçekli bir yapımın ürünü olduğunu hissettiriyor. Ayrıca, hikayeyi yer yer mizahi bir dil kullanarak anlatmak da bence olumlu. 'Hikayenin ciddiyetine uygun mu?' diye düşünürken, 148 dakikayı (son 10 dak. credit) çekilir hale getirmiş.
"Napoleon" yerine, dönemi anlatan "Waterloo" (1970) ve hemen öncesini anlatan "Danton" (1983) filmlerini öneririm. Mesela 120. dakikadaki sahne "Waterloo" filminde etkileyici biçimde tasvir edilir (Rod Steiger'ın Napolyon performansı akılda kalıcıdır). Ridley Scott, hikayenin sınırlarını iyi çizebilseymiş, Napolyon'u hikayenin merkezine oturtabilseymiş ve J.Phoenix'in konsantrasyonu yerinde olsaymış, "Napoleon" bir "başyapıt" olabilirmiş. Yazık olmuş. Benim için 5.5/10..
Not: Ben de birçokları gibi "Director's Cut"ı bekliyordum; hatta Scott 4 saati geçeceğini söylüyordu; fakat sanırım olmayacak. Çünkü Nisan'da gelen haberler Apple'ın (TV hakları onlarda) yayınlamaya istekli olmadığı yönünde. Scott da, elimizdekilerle yetinmeliyiz gibi bir şeyler söylemiş. Kurgulanmış halinin daha iyi olduğuna karar vermiş sanırım. Belki daha sonra fikri değişir. Şimdilik böyle..