Munich: The Edge of War Hakkında
Munich: The Edge of War, Avrupa'nın savaşın eşiğinde olduğu 1938 sonbaharında geçen bir hikayeyi anlatıyor. Robert Harris'in çok satan kitabı Munich'ten uyarlanan film, Almanya, İtalya, Fransa ve İngiltere arasında imzalanan Münih Anlaşması'nı merkezine alıyor. Adolf Hitler'in Çekoslovakya'yı işgal etme hazırlığında olduğu dönemde, İngiltere başbakanı Neville Chamberlain barışçıl bir çözüm arayışındaydı ve Almanya'ya karşı ''Yatıştırma Politikası''nı uyguluyordu. Ancak, 1938 yılında imzalanan Münih Anlaşması'yla Çekoslovakya'nın sınırında yer alan Südet bölgesinin Almanya'ya verilmesi, yatıştırma politikasının bir işe yaramadığını gösterdi ve savaşa giden yolda son eşiğin atlanmasına neden oldu. Film, anlaşma imzalanmadan önce gerçekleşen acil durum konferansında görev alan ve dost olan İngiliz memur Hugh Legat ve Alman diplomat Paul von Hartmann'ın kendilerini siyasi hileler ağının ve gerçek bir tehlikenin ortasında bulmasını anlatıyor.
Sürpriz gelmeyeceği için artık sıkmaya başlayan aksiyon ve savaş anlatımlarının yanı sıra arşivleri didik didik ederek ortaya döken ve en büyük savaşa bakış yönünün değiştiren nadir bir film ortaya çıkmış..
Bu tarz filmlere olan ilgimden dolayı listeme aldım biraz araştırma yaptığım için düşük beklenti ile izlemeye başladım, lakin başlarda da filmden ziyade acaba, keşke gibi düşüncelerle donanıyorsunuz.. Film ilerledikçe renklenmeye, ısınmaya, pişmeye başlıyor ve sonunda da oldukça iştah açarak tadıyla etkiliyor..
Film ile ilgili söylenebilecek çok çıkarım var..
Aksiyon yok, film full siyasi ve filmde ''non stop'' bir diplomasi var.. Yakın tarihe aşina olup olaylara politik gözle bakanlarımız için yetmiş dört yıl öncesinde yaşananların günümüzde yaşananlarla benzerlik göstermesi açısından bile baş tacı yapılacak bir anlatıma sahip bu yapım..
Yapımın göz önüne getirdiği ilk düşünce İngiliz aklı.. İngilizler öyle zannedildiği gibi cesur bir millet değil.. Ama adamlar tilki gibi kurnaz, külyutmaz Hitler'e pabucu ters giydirmiş bir başbakanları var o zamanlar.. Hitler'e arı kovanlarını gösterip ağzına bir parmak bal sürüp sonra da arıları balı sürdüğü noktaya gönderen bir akılları var.. Bu akıl olmasaydı belki de şu an dünyada evrensel dil Almanca olabilirdi, oysa şu an ABD. Britanya ve Fransa'nın boyunduruğu altında bir Almanya var..
2. Dünya savaşı öncesini konu alan film; aynı okulda eğitim gören (Oxford) iki arkadaşın gözünden anlatılıyor, biri Alman diğeri İngiliz.. Bu tür okullar siyasi geleceğe damga vuracak insanlar yetiştirir, velhasıl da öyle oluyor.. Filmde gerilimi ayarında bir casusluk ve başbakanlar nezdinde etkili bir diplomasi anlatılıyor.. Oyunculuklar üst düzey hele ''Jeremy İrons'' muhteşem.. Baş roller, alt roller, yardımcı ve yan roller harikulade.. Ama o da ne? konuya hakim olması gereken, dillere destan onbaşımız, Führerimiz! Adolf Hitler anlamsız diye niteleyebileceğim bir boş vermişliğin içine yerleştirilmiş.. Tipi kayık, bakışları boş, koruma düzeyi zayıf, konu 2. Dünya savaşı, mekan çoğunlukla Almanya olmasına, yapımın isminde Münih geçmesine rağmen.. Sanki burada İngiliz aklı yine devreye girmiş ve filmde Hitler'i böyle pek bir aciz bir durumda göstermişler gibi geldi..
Yine hazine gibi bir filmi arşivimize katan sitemize, değerli üstadımıza ve muhteşem ekibine saygı sevgi ve selamlarımla teşekkürlerimi gönderiyorum.. Emeklerinize sağlık üstadım...