Land Hakkında
Avukat olan Edee Mathis, yaşadığı trajedinin ardından büyük bir yıkıma uğrar. Ayakta kalmak için çabalayan Edee, vahşi ormanda bulunan bir kulübeye yerleşir. Zorlu geçen kış, onu her an öldürebilecek vahşi hayvanlarla karşı karşıya olan Edee, burada nasıl hayatta kalınacağını öğrenmeye çalışır. Edee’nin yolu bu sırada yerel bir avcı ile kesiştiğinde, kendi şeytanları ile yüzleşmek zorunda kalır.
Teşekkürler
Film, son dönem bağımsız Amerikan sinemasının başarılı örneklerinden birisi; bu sebeple First Cow ve Nomadland filmleri ile benzerlikler, ortak noktalar taşıyor. Filmin alt metini esasında son derece basit ve anlaşılır. Film, çok fazla imgelere başvurmayarak ve olay örgüsünü çok fazla dallandırmayarak basit bir şekilde izleyeiciyi yormadan film boyunca alıp götürüyör.
Filmin sinematografisi ise muhteşem. Adeta film değilde sanki Kanada doğasının belgeselini izliyormuş gibisiniz. Filmin ortasında Demian Bichir’i görmek ise ayrı bir sürpriz oldu benim için.
Film biraz daha detaylı incelendiğinde pek çok konuya kapı açıyor Bu kadar fazla perpektife kaynak olması veya basit deyişle çok fazla konuya kapı açması filmin basitliğinden, yalınlığından kaynaklaıyor. Filmde benim aklımda yaratığı temel soru işareti ise, cinsellik olgusu oldu. Filmin baş karakterleri arasında geçen diyaloglar ve kamera açıları sanırım bir tür pornografi kritiği barındırıyor gibi geldi. İki baş karakter de tüm sevinçlerini üzünülerini paylaşmalarına rağmen, cinselliğin aksine sevgi ve empati üzerinden birbirlerinin karakterlerini kurguluyorlardı.
Herneyse, uzun lafın kısası bira ve fıstık ile izlenebilecek en iyi filmdi sanırım.
İyi seyirler…