Birbirinden ayrı düşmüş yaşlı bir çiftin yeniden bir araya gelme çabalarını anlatan, doğaçlama tarzında ilerleyen sessiz ve siyah-beyaz bir kısa film.... Devamını gör..
Birbirinden ayrı düşmüş yaşlı bir çiftin yeniden bir araya gelme çabalarını anlatan, doğaçlama tarzında ilerleyen sessiz ve siyah-beyaz bir kısa film. İzleyince insan, zamanın nasıl değiştiğini ve nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlıyor.
Nuri Bilge Ceylan'ın ilk filmi.
Kısa metrajlı ve kendi çapında çekilmiş bir film.
Yönetmen daha ilk filmden belli etmiş tarzını.
Herkesin tarzına h... Devamını gör..
Nuri Bilge Ceylan'ın ilk filmi.
Kısa metrajlı ve kendi çapında çekilmiş bir film.
Yönetmen daha ilk filmden belli etmiş tarzını.
Herkesin tarzına hitap etmeyebilir.
Harika. 2 saat olsa oturur izlerim. Gerçek bir başyapıt. Yaşam ve ölüm arasındaki o yaşanmışlıkların senaryoya dökümü olmuş. Doğduğum yıl çekilmiş bir... Devamını gör..
Harika. 2 saat olsa oturur izlerim. Gerçek bir başyapıt. Yaşam ve ölüm arasındaki o yaşanmışlıkların senaryoya dökümü olmuş. Doğduğum yıl çekilmiş bir filmin bu kadar kaliteli olması inanılmaz. Nuri Bilge Ceylan bakış açısı diyorum ve diyecek başka bir şey kalmıyor.
Bazı insanlar yaşlansada kozasına girmez doğada kaybolmayı tercih eder.
Kitap okuyan, ezberinde en az 10 şiir olan kişilere hitap ediyor.
Kısa film... Devamını gör..
Bazı insanlar yaşlansada kozasına girmez doğada kaybolmayı tercih eder.
Kitap okuyan, ezberinde en az 10 şiir olan kişilere hitap ediyor.
Kısa filmleri seviyoruz, şiir gibi.
Bazı insanlar yaşlansada kozasına girmez doğada kaybolmayı tercih eder.
Kitap okuyan, ezberinde en az 10 şiir olan kişilere hitap ediyor.
Kısa film... Devamını gör..
Bazı insanlar yaşlansada kozasına girmez doğada kaybolmayı tercih eder.
Kitap okuyan, ezberinde en az 10 şiir olan kişilere hitap ediyor.
Kısa filmleri seviyoruz, şiir gibi.
filmden bir şey anlamayan da olacaktır elbet, çok şey anlayan da. aslında bizim içimizde yetiştirdiklerimiz ile ilgili bu. ben bir başağın rüzgar ile ... Devamını gör..
filmden bir şey anlamayan da olacaktır elbet, çok şey anlayan da. aslında bizim içimizde yetiştirdiklerimiz ile ilgili bu. ben bir başağın rüzgar ile dans etmesini, çıkardığı hışırtıları duyumsarken bu görüntüye mısralar yazabilirim, ama bir başkası bunun ne kadar da saçma olduğunu düşünebilir. her şey bakış açımız kadar vardır çünkü. insana kendi varoluşunun tekdüzeliğini, gelip geçiciliğini anlatıyor. bana 'en nihayetinde bir insan, yaşayıp yaşayacakları, görüp göreceği bu' dedirtti. filmde farklı bir hüzün var. insan hayatının gerçekliği çok iyi anlatılmış bence. kadının ellerindeki kırışıklıklar dahi genç ellerime bakıp, bir gün onun da o günleri göreceği, ve kim bilir aklında binlerce hatıra, yaşanmamış onlarca hayal, karşılanmamış binlerce beklenti, tüm yarım kalmışlıklarla yaşamının sonuna gelmişliğin onda bıraktığı derin hüzün, görüp geçirmişliğin verdi koskoca olgunluk ile kainata elveda diyeceği günü sabırsızlık ve isteksizlikle beklediği anlar düştü aklıma. bu kısa metraj bana iki kelime öğretti. 'en nihayetinde'. en nihayetinde ulaşmış olacağım yol, sahip olacağım beden, silikleşmeye başlayan aklım ve en nihayetinde kimseye haksızlık yapmadan belki de gelmiş geçmiş en adaletli şey olan ölümün uğrayacağı yaşamamım. en nihayetinde, bir yolun üzerindeyim doğarak bunu başlattım ve ölümüme doğru giden yolda yürüyorum, bu yürüyüşe yaşam dedim, yaşamsızlığa, yokluğa doğru gidiyorum. yaşam ve ölüm.
Film yaşamı ve ölümü anlatıyor genel olarak. Aslında bunları anlatmıyor, insanın yaşam ve ölüm konusunda hissettiklerini anlatıyor. filmdeki sahneleri... Devamını gör..
Film yaşamı ve ölümü anlatıyor genel olarak. Aslında bunları anlatmıyor, insanın yaşam ve ölüm konusunda hissettiklerini anlatıyor. filmdeki sahnelerin çoğunu kırsalda yetişen herkes yaşamıştır, ve bu yaşadıklarımız, gördüklerimiz bize bir şeyler hissettirir gerçek hayatta. örneğin sallanan kuru başaklar bize pastoral bir hüzün verir. rüzgar estiğinde bir yandan hoşumuza giderken bir yandan da içleniriz. anne-babamız veya sevdiğimiz biri uyurken ölmüş olmasından korkarız. içerideyken yağmur yağdığında pencerelere sonbahar hüznü denilebilecek hayatın geçtiğini hissedip hüzünlenme gibi bir his yaşarız. sallanan pencere gibi, evin avlusundaki ocak gibi evimize dair detaylar bize hem o mekandaki yaşanmışlığı hem de zamanın geçtiğini anımsatır; sevgiyle karışık bir hüzün. üzerinde karınca gezinen insan ve hayvanlar bizi ürkütür ölümü çağrıştırdığı için. devrilmiş ağaçlar hüzünlendirir. bu hisleri kelimelerle anlatmak zordur, bu yüzden de film bize bu hisleri görüntüyle anlatıyor, çünkü nuri bilge de bunları yaşamış ve hissetmiş.
film zamanın geçtiğini ve ölümü anlatan bir hüzünle ve nostalji hissiyle dolu. hepimizde zaman zaman yoğun olarak şiddetle hissedilen bir his bu. bunun yanında insanın içindeki şiddete ve kötülüğe dair de bir şeyler anlatıyor film. çocuğun sapanla gezmesi, arı kovanını tekmelemesi, mezardaki ağacı sökmeye çalışması, babanın ağacı devirip baltalaması, anne babanın zaman zaman öfkeli bakışları.. aslında ölümden bir yandan ürperirken bir yandan da öldürmekten, şiddetten geri durmuyoruz. sapanla neredeyse bütün köylü çocukları kuş öldürmüştür ve neredeyse bütün köylü çocukları öldürdüğü kuşa bakıp üzülmüştür. çocukken kötü olan şeyleri yapmaya iten enerji dolu bir duygu vardır içimizde ama aynı zamanda yapılan şeylerin sonuçlarına dair bir hüzün de.
hayatımızın özeti de budur. iyi de olsa, kötü de olsa bir şeyler yaparız ancak tatmin olmayız ve içimizdeki hüzün yok olmaz.
filmin adının niye koza olduğunu düşününce de aklıma tek bir cevap geliyor, bütün bu anlattığım ruh hali nuri bilge'nin kendi ruh durumu, geçmişi ve varlığı. ben bu duyguların, bu yaşanmışlıkların doğurduğu şeyim diyor aslında Nuri Bilge. ve sonraki pek çok filmi de bu duygu halinden, bu yaşanmışlıklardan çıkıyor.
Lütfen yorumlarınızı saygı kuralları çerçevesinde yapınız.Yorum yapabilmek için üye olmalısın.
Koza
Kısa
6.72.59b
6.8
Fena Değil
Koza Hakkında
İki insanın birbirinden ayrı gelişen, bir ara evlilikle birleşen ve sonra ayrılmış olan yollarının görsel anlatımı. Durağan görüntüler eşliğinde ilerleyen diyalogsuz bir kısa filmdir.
Kısa metrajlı ve kendi çapında çekilmiş bir film.
Yönetmen daha ilk filmden belli etmiş tarzını.
Herkesin tarzına hitap etmeyebilir.
Kitap okuyan, ezberinde en az 10 şiir olan kişilere hitap ediyor.
Kısa filmleri seviyoruz, şiir gibi.
Kitap okuyan, ezberinde en az 10 şiir olan kişilere hitap ediyor.
Kısa filmleri seviyoruz, şiir gibi.
film zamanın geçtiğini ve ölümü anlatan bir hüzünle ve nostalji hissiyle dolu. hepimizde zaman zaman yoğun olarak şiddetle hissedilen bir his bu. bunun yanında insanın içindeki şiddete ve kötülüğe dair de bir şeyler anlatıyor film. çocuğun sapanla gezmesi, arı kovanını tekmelemesi, mezardaki ağacı sökmeye çalışması, babanın ağacı devirip baltalaması, anne babanın zaman zaman öfkeli bakışları.. aslında ölümden bir yandan ürperirken bir yandan da öldürmekten, şiddetten geri durmuyoruz. sapanla neredeyse bütün köylü çocukları kuş öldürmüştür ve neredeyse bütün köylü çocukları öldürdüğü kuşa bakıp üzülmüştür. çocukken kötü olan şeyleri yapmaya iten enerji dolu bir duygu vardır içimizde ama aynı zamanda yapılan şeylerin sonuçlarına dair bir hüzün de.
hayatımızın özeti de budur. iyi de olsa, kötü de olsa bir şeyler yaparız ancak tatmin olmayız ve içimizdeki hüzün yok olmaz.
filmin adının niye koza olduğunu düşününce de aklıma tek bir cevap geliyor, bütün bu anlattığım ruh hali nuri bilge'nin kendi ruh durumu, geçmişi ve varlığı. ben bu duyguların, bu yaşanmışlıkların doğurduğu şeyim diyor aslında Nuri Bilge. ve sonraki pek çok filmi de bu duygu halinden, bu yaşanmışlıklardan çıkıyor.