Kingdom of Heaven Hakkında
Ailesini ve inancını kaybeden acılı bir baba... Dini savaş uzak ve kutsal topraklarda devam etmekte onu ve kaderini ise büyük bir drama doğru yönlendirmektedir. Kaderi oğlu Balian'ın büyük bir şövalye olmasını sağlayacaktır. Ibelin'li Godfrey Doğu'da savaştığı Haçlı Seferlerinden vatanı Fransa'ya dönmüştür. Balian'ın babası olduğu ortaya çıkınca, Godfrey gerçek şövalyeliğin ne olduğu hakkında oğlunu yetiştirecek ve onu kıtalararası destansı bir yolculuğa çıkaracaktır.
Kudüs'te o günlerde 2. ve 3. Haçlı Seferleri arasında kırılgan ve her an sonlanabilecek bir ateşkes ilan edilmiştir. Kudüs Kralı IV Baldwin barışa ve halkına bağlılık yemini etmiştir. Ibelin'in ölmeden önce kılıcını ve yeminini teslim ettiği oğlu tıpkı babası gibi Kudüs'ü her tür kötülükten korumak için yola çıkmıştır.
Ölüme çok yaklaştıkları bir deniz kazasına rağmen güçlükle ulaştıkları Kutsal Şehir'de Balian kılıç maharetleri sayesinde kendine kısa sürede bir ün yapar ve bu arada Kral'ın kızkardeşi güzel Sybilla'nın saygı ve hayranlığını da kazanır. Ancak Balian kendine düşman da kazanmıştır... Özellikle Sybilla'nın kocası, Tapınak Şövalyeleri'nin küstah lideri Guy de Lusignan'ın ve Kerak'ın hakimiyetini elinde tutan Reynald De Chatillon' un. Balian kılıcını alır ve tarihe adım atar.
Zamanın karanlık köşelerinde, bir adam, demirci elinden çıkan bir kılıcı tutarak, hiç tanımadığı bir dünyada hayatta kalmak için uğraşırken, kalbinde bir liderin ruhunu taşır. Onun yolculuğu, hem kendi içindeki çalkantılı denizlerle yüzleşmek hem de dünyaya adalet getirmek için büyük bir savaşa çıkmaktır. Bu topraklarda her kılıç darbesi, bir yüce amacın peşinden sürüklerken, her düşüş, daha büyük bir yükselişe vesile olacaktır.
Krallar ve soylular, taçlarını ve topraklarını korumak için canlarını ortaya koyarken, halkın gerçek gücü ve cesareti bu topraklarda, en derin karanlıkta ortaya çıkar. Gerçek zafer, sadece kalplerdeki dürüstlükle ölçülür; zira asıl düşman, dışarıda değil, içimizdedir. Her bir adım, bir yıkımın ötesinde, bir yeniden doğuşu vaat eder.
Düşmanlar yalnızca kılıçla değil, vicdanla yenecektir. Kutsal olan yalnızca bir şehir değil, bir halkın ruhudur. Kutsal toprakların yeraltındaki kanlı savaşları, zaferin yalnızca ölüm değil, sevgiden doğduğunu hatırlatır. Ne savaş, ne ihanet, ne de yıkım seni gerçek gücünden alıkoyabilir. Çünkü her zaferin ardında, insanın içindeki en yüce savaş yatmaktadır.
Hazırlan, çünkü bu yolculuk seni sadece geçmişin karanlık yıllarına götürmekle kalmayacak; aynı zamanda kendi içindeki kahramanı bulmaya çağıracaktır. Her kılıç darbesi, her kaybedilen insan, seni bir adım daha yüceltir. Gerçek zafer, ruhların birleşmesinde, vicdanın zaferidir.