High Plains Drifter Hakkında
Clint Eastwood’un yönetmen-yıldız olarak (Play Misty for Me’nin ardından) ikinci filmi, spagetti western personasını, Amerikan tarzı gotik ibret hikâyesinde yeniden konumlandırır. Tıraşsız bir atlı serseri, çölün sisleri içinden çıkarak eskiden polis müdürlüğü yapan bir kasabalının, ölümüne kırbaçlandığı Lago’ya gider. High Noon’un (Kahraman Şerif) bu gerçeküstü yeniden çevriminde, kasabalılar öldürülen adamın hayaleti, daha doğrusu kardeşi olan Eastwood’a, eyalet hapishanesinden yeni serbest bırakılan ve şiddetli bir intikam için kasabaya geri dönmek üzere olan üç kanun kaçağına karşı durması için yalvarırlar.
Gizemli adam, aşağı yukarı 1972’lerde, sefil bir kovboy karşı-kahramana yönelik silah oyunları ve kötülük beklentilerini karşılamanın ötesinde, herkesi tuhaf bir bayrama katılmaya zorlayarak gücünü gösterir. Söz konusu bayramı özetlemek gerekirse, Eastwood bir cüceyi şerif ve belediye başkanı karışımı bir mevkiye getirir, kasabayı resmen kırmızıya boyar ve kasabanın adını "Cehennem" olarak değiştirir. Yabancı en sonunda Vietnam’ın "kasabayı kurtarmak için imha ettik" sloganını çağrıştırırcasına kasabayı yakar. Sergio Leone kadar Luis Bunuel’den de birçok temayı ödünç alan bu komik ve vahşi korku filmi; western ve korku teması karışımıyla, cesur bir şekilde tuhaf olmasının yanı sıra baştan sona dokunaklı bir kişisel tahlil de barındırır.
---Spoiler---
1) Tüm kasabanın kırmızıya boyanması ve ortaya boş ziyafet masası kurulması. Tabelaya yazıldığı gibi cehenneme davet anlamında mı? Niye?!.. 2) Finalde yabancı, öldürülen şerif Jim Duncan olduğunu ima eden bir cümle kurup gidiyor. Ancak "flashback"lerdeki şerif ona benzese de o değil. İzlerken, kardeşi olmalı kasabalıya da bu yüzden kötü davranıyor diye düşündük. Ancak bunun da bilgisi yok. Şerif gerçekten Eastwood ise, çok yakından başka birini göstermeleri hata.
Ustanın izlenecek onlarca filmi varken "High Plains Drifter" önermeyeceğim bir yapım. Yerine, yine (onun yönettiği ve tecrübelendiği belli olan) bir maden kasabasına gelen esrarengiz bir yabancının anlatıldığı "Pale Rider" (1985) filmini öneririm. Benim için 5.8/10..
Senaryo bu kadarmı kötü olur sarışına hiç yakıştıramadım tamamıyla vakit kaybı