Hide and Seek Hakkında
Başarılı bir sosyolog olan David Callaway'in eşi Alison aniden ölüyor ve Emily büyük bir travma yaşıyor. Baba kız, Emily'nin annesi ile güzel günlerini yaşadığı Manhattan'dan New York'un kuzey mahallerinden birine taşınıyorlar. Bundan kısa bir süre sonra Emily, Charlie adını verdiği hayali bir arkadaş geliştirir. David başlangıçta Charlie'yi Emily'nin kendisini ifade etmesine yardımcı olması açısından olumlu bir gelişme olarak görse de başlarına gelen korkunç olaylar onu Charlie'nin gerçek biri olduğuna inandırmaya başlar... Ve eğer öyleyse Charlie'nin durdurulması gerekmektedir. Küçük Emily Callaway'in hayali arkadaşı Charlie ile Saklambaç oynamak çok basit ve masum bir heyecandı. Oysa ki kendisini babası David'in bile durduramadığı kabus gibi olayların ortasında bulur. Charlie kim ya da nedir? David bunu çok merak etmektedir. Nasıl oluyor da kızı böyle bir varlığın bu kadar etkisinde kalabilir?.. Belki de Charlie aslında hayali değildir, belki de kanlı canlı bir varlık olmasa da kötü bir yaratıktır?
.
.
.
.
Ben filmin sonundaki sahnede Emily'nin çizimine bakarak filmi şöyle çözümledim : Aslında Emily'nin babası, annesini öldürdükten sonra ya hapse girdi ya da kendini de öldürdü (bence kendini de öldürdü). Sonra Emily bunu gördükten sonra çok ağır bir travma yaşadı ve çoklu kişilik bozukluğu veya şizofreni benzeri psikolojik bir hastalık geçirmeye başladı. Katherine (psikolog kadın) de onu evlatlık edindi. Hem doktoru hem de ebeveyni oldu. Babasının, annesini öldürdüğünü öğrenince de babasını bir psikopat, bir canavar olarak görmeye başladı ama aynı zamanda babasının ona iyi davranan bir yönü de vardı. Babasını hem sevip hem de korkmaya başladı, korktuğu kısmını zihninde Charlie olarak canlandırdı. Ya da babasından zaten korkuyordu ama bu olaydan sonra daha da korkmaya başladı; belki de babası da çift kişilikli gibi bir şeydi ve ona bir kötü davranıyordu, bir iyi davranıyordu. Aslında film boyunca Emily'nin gördüğü halüsinasyonları, onun zihninde olanları izledik. Sonunda da hastalığını Katherine sayesinde yendi. Mağara sahnesinde bu gösterilmiş, Katherine onu babasından kurtardı. Ve son sahnede Emily'nin çizimlerindeki değişimi görünce artık psikolojisinin iyileştiğini görüyoruz. Kendisine iki tane kafa çizmesini buna yorumladım ben. Peki Elizabeth'in ölümü nedir? Bunun hakkında da üç tane teorim var, biri : Elizabeth'in ölümü gerçekti. Belki de babası da annesini Elizabeth ile aldatıyordu sonra evde bir kavga çıktı ve iki kadınla birlikte kendini de öldürdü. İkincisi : Emily babasının annesini Elizabeth ile aldattığını biliyordu ve bu durum onu üzüyordu. Onun babasının ve kendi hayatından çıkmasını istiyordu bu yüzden de kendi zihninde onu öldürdü, yani ölümü gerçek değildi. Üçüncü de belki Emily, Elizabeth onunla konuşmaya, kendini sevdirmeye çalıştığı zaman ona sinirlenip bir sinirle camdan ittirip yanlışlıkla öldürdü ve bu da psikolojisini derinden etkiledi. İçten içe kendini suçlu hissettiği için zihninde onu öldürenin babası olduğunu canlandırarak kendini rahatlattı. Bana birinci teori daha olası geliyor ama yoruma çok açık bir film.
Filmde "kötü ruhla hemen arkadaş olan küçük çocuk" temasına benzer bir şeyler izliyoruz. Beğeniyor muyuz? Eh iştenin biraz yukarısında olan film bence finaliyle kendini aşağı çekiyor. Yani bir El Orfanato olabilecek potansiyele sahipken kendi ayağına sıkıyor gibi bir şey olmuş. Film klişe dediğimiz özellikleri her ne kadar iyi kotarsa da film bitince bu neydi? Diyebilirsiniz. Şöyle spoiler içeren ve izlerken gözüme takılan mantıksızlıkları yazayım:
Klişelere sırtını dayayan, iyi oyunculuklara sahip olan ve göze hoş gelen film, yer yer germeyi başarsa da senaryodaki tutarsızlıklar yüzünden bence vasatın çok az üzerinde bir yapım oluyor. İçinde barındırdığı gizemi birazdan vereceğim örnekteki gibi film boyunca taze tuttuğu içinde sıkıcılıktan kurtuluyor. Hani Dario Argento'nun çektiği Jenifer isimli dizi bölümü. Şimdi izleyenler ne alaka diyecektir ama küçük kızı her gören kişinin büyülenmesi benim aklıma onu getirdi. Ve yönetmen bunu abartarak yaptığı için de:
Ha bu arada 30m parayı nereye harcadılar acaba ?