Guest of Honour Hakkında
Atom Egoyan’ın aile dramlarını ne kadar ustalıkla ele aldığını Exotica, Hatırla, Başka Bir Dünya filmleriyle izlemiştik. “Benim yönetmen olarak görevim, insanın karmaşıklığını gösterebilmek” diyen Egoyan, dünya prömiyerini henüz sona eren Venedik Film Festivali’nde yapan filmde bir baba-kız arasındaki karmaşık ilişkiye odaklanıyor. Lisede öğretmenlik yapan Veronica, okulda işlediği bir suç yüzünden cezaya çarptırılır. Durumu kayıtsızlıkla karşılayan kızının suçsuzluğuna inanan lokanta denetçisi babası Jim, huzursuzluk ve düş kırıklığını kendi işine ve karakterine yansıtmaya başlar.
Zor anlaşılır olursa kıymeti daha da artar diye düşünmüşler
ya da montaj da hata yapmışlar sanırım.
Mehter takımı gibi iki ileri bir geri başım döndü.
The Postman Always Rings Twice (1946) filminin ana fikrini
almışlar farklı zaman,mekan,karakterlere yapıştırarak
akıllarınca yeni bir film yapmışlar.
Tavşan benim bu filmde işim ne yahu diyor.
İşi şu : seyirciye bu çalıntı filmi yutturmak için dikkat dağıttıracak
bir detay olması tabi ki, başka bir şey değil.
Kız geçmişte bir arkadaşının intiharından kendini sorumlu tutuyor,
bu arada işlemediği bir suç kendisine isnat ediliyor.
Bunu bir tür ilahi adaletin tecellisi için fırsat olarak görüyor
vicdanını susturmak adına
işlemediği suçu kabul ediyor ve cezasını hapiste bir süre
yatarak çekiyor.