Flowers in the Attic Hakkında
Öykü 1950'lerde geçiyor. Corinne Dollanganger (Victoria Tennant), eşinin bir trafik kazası sonucu ölümünden sonra paraları kalmayınca 14 yaşındaki oğlu Christopher (Jeb Stuart Adams), 12 yaşındaki kızı Catherine (Kristy Swanson) ve minik ikiz çocuklarıyla birlikte anne ve babasının evine taşınmaya karar verir. Ancak bir engel vardır. Günleri sayılı olan babası, bu evliliğe karşı çıkmış ve kızını evlatlıktan reddetmiştir. Bu yüzden çocukları gizlice babasının malikanesine sokarak onları çatı katında hava almayan bir odaya yerleştirir. Zalim büyükanne (Louise Fletcher), torunlarının gelişinden memnun olmamıştır. Dört çocuk, dedelerinin ölmesini beklerken anneleri onun kalbini kazanmaya çalışacaktır. Günler bu şekilde tavanarasında geçip giderken annelerinin anlattığı olayın göründüğü gibi olmadığını anlamaları uzun zaman alacaktır...
Her şey babanın yolun yarısında, 35 yaşında, ölümüyle başlıyor. Zavallı Cory'nin eve girerkenki ilk sözü de, son sözü de aynı oldu: ''Merhaba John''. Çocukların özgürlüklerine Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı günümüzde kavuşmaları da ironikti. :P Oyunculuklar vasattı, Guguk Kuşu filmiyle Oscar almış Hollywood'un Aliye Rona'sı Louise Fletcher'ı bunun dışında tutuyorum tabii ki. Cathy'nin karakter gelişimi çok güzel yansıtılmış, oyuncu da başarılı ama keşke (kaba tabirle) çığırmasaymış. Her konuştuğu sahnede kulaklarım kanadı. Dönemin imkanlarıyla bu kadar çekilebilmiş işte, gayet güzel bir uyarlama olmuş. Müzikleri çok beğendim, o esrarlı havayı vermede aşırı işe yaramış. En az bir kere izleyin bir şey kaybetmezsiniz. Çoğu detayı hatırlamama rağmen merakla izledim. Keyifli bir nostalji oldu benim için.