Elysium Hakkında
2159 yılında toplum iki sınıftan oluşmaktadır: biri Elysium isimli insan yapımı bir uzay istasyonunda yaşayan zengin sınıf, diğeri ise aşırı nüfuslu ve hasarlı Yeryüzü'nde yaşayan fakir sınıf.
Hükümet yetkilisi sekreter Rhodes göç karşıtı yasaların uygulanması ve Elysium şehrindeki insanların lüks yaşamlarının korunması için önüne çıkan bütün engelleri aşmak istemektedir. Ancak bu Yeryüzü'nde yaşayan insanların Elysium'a girme çabalarını engelleyemeyecektir.
Şanssız Max (Matt Damon) köşeye sıkıştığında cesaret isteyen bir misyona çıkmayı kabul eder. Eğer başarılı olursa sadece kendi yaşamını kurtarmayacak aynı zamanda bu kutuplaşmış dünyalara eşitlik getirecektir...
Dünyamızın yok oluşuna dair senaryolar, filmler aracılığıyla sıkça karşımıza çıkıyor, ancak bu uyarılara rağmen harekete geçmiyoruz. Örneğin, Elysium'da her yer yemyeşil gösteriliyor, fakat gerçek dünyada hükümetler sürekli binalar dikiyor. Dünya nüfusu 1960'ta 3 milyarken, 2013'te 7 milyara ulaştı ve bu artış insan hayatının değerini giderek azaltıyor. Filmler, geleceğe dair önemli mesajlar veriyor. 2100 yılına geldiğimizde belki de 3. dünya savaşı sona ermiş olacak. Film, başlangıçta vaat ettiği heyecanı sunuyor gibi görünse de, sonu bekleneni karşılamıyor. Hikaye yer yer kafa karıştırıcı ve olaylar biraz yüzeysel işlenmiş. Sonuç, aceleye getirilmiş gibi. Efektler açısından, gemi sahneleri etkileyici olsa da, Pacific Rim gibi yapımlardan sonra beklentilerimiz yükseldiği için bu film biraz geride kalıyor. İzleyip unutulacak türden bir yapım. Jodie Foster'ın performansı ise yeterince parlamıyor. Filmdeki 2150'lerdeki harabe şehirler, günümüzde zaten var olan bir gerçeklik. Gelecekte bizi nasıl bir yaşam bekliyor, kestirmek zor. Sonuçta her şeyin yaratıcısı o değil mi?
İyi seyirler.
Puan: 6.5
Elysium, büyülü-gerçekçi bir tonla, 2154 yılının atmosferini ve futuristik bir sınıf çatışmasını ele alıyor. Özellikle hardcore bilimkurgu tutkunlarına hitap eden film, izleyicilere düşündürücü bir deneyim sunuyor.
Bunu bir kenara bırakalım.
Film, oldukça agresif bir mesaj taşıyor. Yönetmen Blomkamp, kapitalist bir geleceğin cenneti yaratabileceğine dair bir inanç taşıyor gibi görünüyor. Yüzeyde sınıf farklılıklarının eleştirisi varmış gibi dursa da, filmin politik alt metni o kadar da basit değil. Sorun, sistemin kendisinde değil, onu yönetenlerde yatıyor. Elysium'u yıkmak değil, onu "halkın" erişimine açmak hedefleniyor. Robotlar üretilecek, fabrikalar çalışacak, para kazanılmaya devam edecek. Kapitalist üretim tarzı bize hem Elysium'u hem de kahverengi bir dünyayı sunabilir. Siz hangisini seçerdiniz?
Blomkamp yine aynı soruyu gündeme getiriyor.
6/10 puanım