Buster's Mal Heart Hakkında
Buster, Y2K problemiyle kafayı bozmuş bir dağ adamıdır. Boş yayla evlerinde kaçak yaşayan Buster'ın zihninin bir yanı, açık denizin ortasında kaybolduğu karabasanlarla meşguldür, diğer yanıysa, eşi ve çocuklarıyla yaşadığı ve isiminin Jonah olduğu günlerin hatıralarıyla. Bir vücudun 3 ayrı insana ev sasahipliği bir bilim kurgu mu bu, yoksa kafasında 3 ayrı insan yaşatan bir adamın paranoyasının içinde miyiz? Karar sizin... Mr. Robot ile Emmy ödülü kazanan Rami Malek'in başrolde bulunduğu film, oyuncunun ilk sinema tecrübesi.
49:55 -46:10
ayet gibi bir tespittir.
insanlık tarihinin özellikle son bir kaç yüz bin yılında ve bugün, büyük oranda içinde bulunduğumuz haldir. bir uygarlık tarihi dersinde söylendiği gibi "bugün, geçmişten farklı olarak kölelik hiç olmadığı kadar yüksek seviyesindedir. yine geçmişten farklı olarak bugünün kölesi köle olduğunu bilmez"
evlilik, aile, yuva, çocuk.... bunlar özellikle feodal toplumlarda sistemin, bir erkeği posasına kadar emme tezgahı haline getirilmiştir. "modern" anlayışla artık kadına da bu pipet saplanmıştır. genelimiz ses çıkarmadan sömürülürüz. (60 kişilik bir ajansa, hak yendiği için dava açtığımda dava sonrasında 20 kadar eski çalışan benimle temasa geçerek manevi destek vermişti. aktif çalışanlardan da çoğunlukla küfür ve hakaret mailleri almıştım "ekmeğimizle oynama" diyen. destek verenlerin çok büyük oranı bekardı. ekmekleriyle oynadıklarımın "tümü" evliydi. hak talebinin bir "dehşete kapılma"ya sebep olması ve üstelik başka biri talep etmiş olsa bile... bu insanların karşı tanıklıkları sebebiyle süreç zora girmiş, bunın üzerine ek avukat ihtiyacını karşılayamadığımız ve mevcut avukata verilen para da direnci sürdüremediği için hukuki katılım olamamış ve kaybetmiştik. 2-3 yıl sürmüştü süreç)
işte bu yüzden genel olarak toplumlar, insanların kendi kişiliklerini oluşturmalarına izin vermeyen sistemlerce kuşatılmıştır. cinselliğin yasaklanmasının temel sebebi işte budur ve yaklaşık roma imp döneminde asıl etkileri ekilmiştir. insan yavrusu başta cinsellikten uzak tutularak ömrü boyunca kalacağı kafese koşarak girer bu yüzden. mantık yoktur, kişilik yoktur, öz saygı yoktur. bir cinsel tatmin kanalı görüldüğünde -çoğumuz gibi- uçurumdan koşarak atlar.
bu, önemli diğer bir şeyle desteklenir. öyle bir destektir ki bu cinsel baskı, iki demirin kaynakla birleştirilmesi kadar güçlüdür: sevgisizlik ve saygısızlık. genel olarak sevgi ve saygı görmeden büyütülür yavru. ergenlik döneminde iki gülümseme yüzünden hayatın anlamının değişmesi genelde bundandır.
"aşık oldum" diyenlerin aşk sandığı şey yüksek oranda bir açlık giderimidir. zaten bu nedenle "aşık oldum" diyerek evlenenlerde dayak, cinayet, kabalık vs normalleşir. çünkü genelde çiftlerin her ikisi de açtırlar ve bunu karşılarındakinden alamadıklarını keşfettikçe öfke oluşmaltadır. kredi borç batağındaki iki insanın birbirlerini zengin sanarak "eğer ortak olursak kapatırım borcumu" demesi gibidir. birbirlerinden üstü kapalı para isteyip dururlar. sırf daha iyi olabilmek içindir ama bu, sırf rahatlamak içindir. normalleşebilmek için. ama olamaz.
bizim aşklarımız, aç bırakılmış bir kedinin 3 günlük dışarda kalmış eti bir hamlede yemesi ve bunu yapan insanın kapısından ayrılmaması gibidir. "bu kedi beni çok seviyor yahu" demek bile insanın açlığından kopan bir yamuk yorumdur.
İnsan, hayatın anlamını "evrensel varoluş gerçekliği" zeminine oturtmalıdır. kurtuluş oradadır. bu da kadın ve erkeğin mümkün olduğunca kendilerini keşfetmeleri ve yaşamaları, bu sayede evrensel fayda dediğimiz şeyleri üretebilmeleridir. bu tip iki insanın ilişkisiyse bizim aşk sevgi dediğimizin yanında arşta duran bir şeydir. o seviyeden bakıldığında benim yaşadığımı sandığım "aşk" dediğim şey görünemez bile.