Müzikaller ve müzisyenlerin yaşam öykülerinin anlatıldığı müzik dolu biyografik dramalar, sinemada en keyif aldığım türlerin başında gelir… Hele ki, s... Devamını gör..
Müzikaller ve müzisyenlerin yaşam öykülerinin anlatıldığı müzik dolu biyografik dramalar, sinemada en keyif aldığım türlerin başında gelir… Hele ki, söz konusu müzik caz ise benim açımdan o film artık tadından yenmezdir… Tamda bu bağlamda, bu akşam ne izleyeyim diye elimdeki filmlerin listesine bakarken efsane caz müzisyeni Chet Baker’ın yaşamının 1960’lı yıllarına odaklanan “Born to Be Blue” dikkatimi çekti… Filmi izlemeye başlamadan önce, her zaman olduğu gibi ilk iş olarak filme ilişkin teknik bilgilere göz attım… Buna göre “Born to Be Blue”, yönetmen koltuğunda oturan Robert Budreau’nun ikinci uzun metrajlı sinema filmi denemesi… Üçüncüsü olan “Stockholm” (2018) de bugün ABD’de vizyona giriyor… Anlaşılan kamera önündeki ve kamera arkasındaki her iki tarafta ilk işbirliğinden yeterince memnun kalmış olmalılar ki, son filmin yıldızı da Ethan Hawke olmuş… Henüz “Stockholm” (2018) filmini izleyemediğim için her hangi bir yorumda bulunamayacağım, ancak “Born to Be Blue”deki Chet Baker karakterinde çok iyi iş çıkarttığını söyleyebilirim… Aynı şey başta Carmen Ejogo olmak üzere kadrodaki bütün oyuncular içinde geçerli… Başta da söylediğim gibi sinema kadar iflah olmaz bir caz tutkunu da olduğum için bir anlamda Miles Davis ve Dizzy Gillespie gibi ustalara saygı duruşu da içeren bu filmi izlemek benim için büyük bir keyifti… O yüzden not verirken de biraz cömert davranarak 6 değil de 7 verdim... Umarım izleyen herkes, bu filmden benim aldığım tadı ve lezzeti hisseder…
Hüzünlü bir yaşam.. Gerçekten tam bir dram aslında.. yanlız bir ölüm .. insan nerede mutlu ise orayı vatan edinebilir ama Hollanda'da hayata veda etmi... Devamını gör..
Hüzünlü bir yaşam.. Gerçekten tam bir dram aslında.. yanlız bir ölüm .. insan nerede mutlu ise orayı vatan edinebilir ama Hollanda'da hayata veda etmiş, abd doğumlu sanatçı vatanında değil . Film müzikleri güzldi.. oyuncular harikaydı seneryoda yarı biyografi kaliteli film arkadaşlar..
Müzikaller ve müzisyenlerin yaşam öykülerinin anlatıldığı müzik dolu biyografik dramalar, sinemada en keyif aldığım türlerin başında gelir… Hele ki, s... Devamını gör..
Müzikaller ve müzisyenlerin yaşam öykülerinin anlatıldığı müzik dolu biyografik dramalar, sinemada en keyif aldığım türlerin başında gelir… Hele ki, söz konusu müzik caz ise benim açımdan o film artık tadından yenmezdir… Tamda bu bağlamda, bu akşam ne izleyeyim diye elimdeki filmlerin listesine bakarken efsane caz müzisyeni Chet Baker’ın yaşamının 1960’lı yıllarına odaklanan “Born to Be Blue” dikkatimi çekti… Filmi izlemeye başlamadan önce, her zaman olduğu gibi ilk iş olarak filme ilişkin teknik bilgilere göz attım… Buna göre “Born to Be Blue”, yönetmen koltuğunda oturan Robert Budreau’nun ikinci uzun metrajlı sinema filmi denemesi… Üçüncüsü olan “Stockholm” (2018) de bugün ABD’de vizyona giriyor… Anlaşılan kamera önündeki ve kamera arkasındaki her iki tarafta ilk işbirliğinden yeterince memnun kalmış olmalılar ki, son filmin yıldızı da Ethan Hawke olmuş… Henüz “Stockholm” (2018) filmini izleyemediğim için her hangi bir yorumda bulunamayacağım, ancak “Born to Be Blue”deki Chet Baker karakterinde çok iyi iş çıkarttığını söyleyebilirim… Aynı şey başta Carmen Ejogo olmak üzere kadrodaki bütün oyuncular içinde geçerli… Başta da söylediğim gibi sinema kadar iflah olmaz bir caz tutkunu da olduğum için bir anlamda Miles Davis ve Dizzy Gillespie gibi ustalara saygı duruşu da içeren bu filmi izlemek benim için büyük bir keyifti… O yüzden not verirken de biraz cömert davranarak 6 değil de 7 verdim... Umarım izleyen herkes, bu filmden benim aldığım tadı ve lezzeti hisseder…
"sen sen ol kimseyi değiştirmeye cüret etme" sözünün beyaz perdede anlatılışı sanki bu film. Akıcı ve ilginç yapısıyla Biyografi ve Müzikal iz... Devamını gör..
"sen sen ol kimseyi değiştirmeye cüret etme" sözünün beyaz perdede anlatılışı sanki bu film. Akıcı ve ilginç yapısıyla Biyografi ve Müzikal izleyebilen sinemaseverlere tavsiye ederim. Ethan Hawke için tabii ki söylenecek söz yok
"sen sen ol kimseyi değiştirmeye cüret etme" sözünün beyaz perdede anlatılışı sanki bu film. Akıcı ve ilginç yapısıyla Biyografi ve Müzikal iz... Devamını gör..
"sen sen ol kimseyi değiştirmeye cüret etme" sözünün beyaz perdede anlatılışı sanki bu film. Akıcı ve ilginç yapısıyla Biyografi ve Müzikal izleyebilen sinemaseverlere tavsiye ederim. Ethan Hawke için tabii ki söylenecek söz yok